Deprem bölgesinde inceleme yaptı: Betonda ahşap ve kil var

Kahramanmaraş merkezli depremler üzerinden 19 gün geçti. 

Asrın felaketinin ardından binlerce vatandaş hayatını kaybetti. 

Hayalet kente dönen şehirlerde binlerce ev enkaz döndü. 

Ekip Malatya’da inceleme yaptı

Siirt Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Öğretim Üyesi Dr. Mahmut Durmaz ve öğretim üyelerinden oluşan ekip,  yıkılan binalarla ilgili araştırma yapmak için Malatya’ya gitti.

Deprem bölgesinde araştırma yapan Durmaz ve beraberindeki ekip, enkazdan örnekler alıp inceledi.

“Çok büyük çakıl taşları vardı”

Yıkılan bazı binaların 1975 yılı deprem yönetmeliğine göre yapıldığını belirten Durmaz, şu ifadeleri kullandı: 

Biz 5 gün içinde, yıkılan 40 binada inceleme yaptık. Üniversiteden topladığımız ekipmanla birlikte orada incelemelerde bulunduk.

Bu inceleme neticesinde gördüğümüz belli başlı problemler vardı. 1975 yılındaki deprem yönetmenliğe göre uygun olarak yapılmış ancak burada da öncelikle betonarme, genellikle uygun gradasyon gözetilmemiş.

Yani çok büyük çakıl taşları vardı. Uygun dane dağılımının olması lazım betonun içinde ama o da yoktu.

“Betonun içinde yabancı maddeler de vardı, ahşap ve kil gibi”

Enkazdan alınan örneklere göre, ahşap ve yabancı maddelerin beton içine karıştırıldığını tespit ettiklerini belirten Durmaz şu şekilde konuştu: 

Dengelenmeye de çalışılmamış ve çok büyük çakıl taşları var. 6 santimetreden büyüktü. Olması gereken 3 santimetre veya 33 milimetreden fazla olmaması gerekirdi. Bunun haricinde betonun içinde yabancı maddeler de vardı, ahşap ve kil gibi.

O dönemde nervürlü demir kullanılmıyordu. Şimdi zorunlu ancak o dönemde zorunlu olmadığından insanlar ucuz diye dayanımı daha düşük düz demir, nervürsüz demir kullanıyordu. Bu da yeterli aderans sağlayamadığından zaten beton kalitesi minimum değerlerde veya altında olduğundan, iyi tutunamadığından dolayı demir betondan sıyrılarak çıkmış.

Bizler bunu canlı olarak gözlemledik ve tespit ettik. Bağlantılar iyi değildi. Tel bağlantıları çok ince olan bağlantılar vardı. Onların daha iyi olması gerekirdi.

“Güçlü kiriş olunca kolonlar mafsallaşmış, taşıyamamış ve kırılmış”

Kolonlardaki demir yoğunluğuyla birbiri arasındaki mesafenin, dönemindeki şartlarını bile taşımadığını ve tasarım hatalarının olduğunu kaydeden Durmaz, sözlerine şöyle devam etti: 

Bunun haricinde çeşitli tasarım hataları vardı. Statik sistemlerde bunu da gördük. Güçlü kiriş, zayıf kolanlar gibi. Güçlü kiriş olunca kolonlar mafsallaşmış, taşıyamamış ve kırılmış. Kolon, deprem esnasında yanal yükleri karşılayamamış ve kolon-kiriş birleşme noktalarında kırılmalar olmuş.

Kolon-kiriş birleşmelerinde oluşan mafsallaşma dediğimiz olayla birleştirme noktalarında etriye sıklaştırmasının olması gerekir. Yani normalde o dönemin yönetmenliğine göre 30 santimetre olması gerekirken, biz ölçtüğümüzde bu mesafenin 35 santimetre olduğunu gördük.

Günümüzde 20 santimetre civarında olması lazım ancak bunların hiçbirini göremedik. Kolon, kiriş birleşme noktalarındaki sıklaştırmalara boğaz etriyeleri de konulmamıştı. Yani genel olarak şöyle diyebiliriz; etriyelerde kancalar yok, 90 derece bükülmüş. Yani etriyeler 90 derece yerine 135 olması gerekiyor.

“Yan yana bitişik binalarda çekiçleme etkisini gördük”

Dr. Durmaz, bitişik yapıların depremde çekiç gibi birbirine etki ettiğini dile getirerek sözlerine şu şekilde devam etti: 

Bitişik nizam tehlikeli bir yapılaşma şeklidir. Yan yana bitişik binalarda çekiçleme etkisini gördük. Bu önceki depremlerde de hep görülmüştür. Bitişik nizamlarda döşemenin kotları birbirinden farklı ise binalar birbirine salınım yapıyorlar, birbirine vuruyorlar.

O bölgede çarpma etkisiyle kırılıyor ve binanın toptan göçmesine sebep olabiliyor. Binaların yıkılmasının sebepleri, yapılan hesaplar sonucunda uygun betonu yapmamak, yerine uygun kalitede uygun beton dökmemek, projesine uygun demir donatıları kalıplarda yerine bağlamamak gibi işçilik hatalarından, kontrolsüzlükten kaynaklanıyor.

Bunlar kontrol edilmiş olsaydı, yerine yönetmenliklere uygun şekilde yapılmış olsaydı, bu binalar belki de yıkılmayacaktı.

Yıkılsa bile az hasarla ya da ağır hasar alsa da insanların ölümüne sebep olmadan hasarlı bir şekilde insanların bir şekilde çıkmasına izin vereceklerdi.

Check Also

Doğal gaz ithalatı ocak ayında yüzde 7,8 arttı

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun ocak ayına ilişkin “Doğal Gaz Piyasası Sektör Raporu”na göre, ithalatın 4 …

[ajax_load_more loading_style="infinite fading-circles" container_type="div" post_type="post" images_loaded="true" placeholder="true" button_loading_label="Haber Yükleniyor..." scroll_distance="500px"]