Bu yıl faiz indirimi beklenmiyor!

Ali Ağaoğlu ve Hakan Güldağ Merkez Bankası olası faiz indirimini değerlendirdi. ‘Faiz indirimi bu yıl imkansız gibi görünüyor ’kanaatindeler.

Ekonomist Ali Ağaoğlu ve gazeteci Hakan Güldağ, Şans Sohbetleri’nde bu hafta enflasyondaki gelişmeler ışığında para politikasını tartıştı. Merkez Bankası’nın olası faiz indirimini değerlendiren ikili, politika faizinde indirime gitmenin giderek imkansız hale geldiğinde fikir birliği yaptı. OPEC + toplantısından sonra petrolde 100 dolar iddialarını da ele alan Ağaoğlu ve Güldağ, bu söylemlerin herhangi bir gerekçesi olmadığını dile getirdi. Altın tarafını da değerlendiren ikili, 1835 seviyesini aşamadığı sürece altının yukarı gitmesinin zorluğuna dikkat çekti.

Ağaoğlu ve Güldağ’ın değerlendirmesi;

Güldağ: Gündem enflasyon. Aylık bazda haziran mayısın iki katı çıkar diye… Öyle de oldu. Mayıs 0.89’du, Haziran 1.94 geldi. Yıllıkta da 17.5’i geçtik TÜFE’de. Üretici Fiyat Endeksi ise 42.89’a çıktı. TÜFE ve ÜFE arasındaki makas açılmaya devam etti. Eh, Haziran’ın son gününde elektrik, doğalgaz ve LPG’ye gelen zamların temmuz enflasyonuna doğrudan ve dolaylı etkilerini de hesaba katınca temmuzda da enflasyon aşağı değil yukarı gidecek. DÜNYA yazarı Alaattin Aktaş hesaplamış. Geçen ay son gün gelen zamların temmuz enflasyonuna doğrudan etkisi 0.79 puan. Bu zamların dolaylı yansıması ve diğer zamları da eklersen temmuzda yüzde 1.5 enflasyon beklemek sürpriz olmayacak. En az tabii… Bu durumda yıllık oran da 19’da dayanacak. Hasılı enflasyonda hesaplar tutmadı. Nisandan, haydi bilemediniz mayıstan sonra yönünü aşağıya çevirecekti enflasyon. Aksine bir durum yaşanıyor. Keza bu öngörüye bağlı faiz indirimi de başlar deniyordu. Gerçi biz, faiz ‘indirimi olursa ancak ikinci yarıda’ demiştik ama genel beklenti daha önce geleceği yönündeydi. Şimdi enflasyon beklentileri iyiden iyiye bozuldu. Yakın bir vadede faiz indirimi de neredeyse imkansız görünüyor. Tabii rasyonel hareket edeceksek…

Ağaoğlu: Ben her zamanki gibi şeytanın avukatlığı ile başlayayım… Açıklanan enflasyonun kendisi yüksek ama asıl algılanışı daha da yüksek. Hissettiğimiz enflasyon, hayat pahalılığı dediğimiz enflasyon zaten yüksek. bir de vatandaşlar olarak gelirlerimiz o denli artmadığı için böyle bir sıkıntı ortaya çıkıyor.

Güldağ: Geçim maliyeti ciddi yükseldi.

Ağaoğlu: Onun ötesinde görünüm bozuldu, beklentiler tamamen bozuldu. Bunları tamir etmek gerçekten yıllara sari. Nasıl bir süreç gerektiğini hatırlamak için doğrusunu istersen Durmuş Yılmaz ve öncesinden başlamak lazım. 2-3 yıl devam ettirmişlerdi gereksiz olduğunu düşündüğümüz kadar yüksek faizleri…

Güldağ: Merkez Bankası’nın bu süreçle mücadelesi de giderek zorlaşıyor.

Ağaoğlu: ‘Faiz indirimlerini hemen ilk fırsatta yapacağız’ görüntüsü arz eden bir Merkez Bankası algısı bu mücadelenin zorlaşmasında önemli bir yer tutuyor. Çünkü Merkez Bankası’nda yönetim değişikliği diyelim, beraberinde ciddi soru işaretleri doğurdu. Bu da enflasyonda beklentileri gerçekten bozdu.

Güldağ: Yani, faiz inecek ben şimdiden alayım yaklaşımı güçlü…

Ağaoğlu: Şimdiden alınca talep yaratıyorsun. Talep yaratınca bu sefer zaten hammaddeden kaynaklanan bir maliyet artışı var. Bir de bunun üzerine ‘ileride gelirim artmayacak, ileride fiyatlar daha da yükselecek’ diye öne çekilmiş olan talebin yarattığı bir talep enflasyonu var.

Güldağ: Burası dengelenmeden enflasyonla mücadele de zor. Ayrıca, gıda ve ulaşımda yeni zamlar da gelebilir. Zam görmeyen ürünler var. Mesela ekmek fiyatı ne olacak? Yukarı yönlü riskler ciddi…

Ağaoğlu: Bunları dengelemeniz için faizlerde yüksek seviyeyi korumanız lazım. ‘Düşüreceğim’ diye ısrar ettiğinizde ciddi sorunlar çıkıyor ortaya. Görünüm, beklentiler bozulduğu gibi, Merkez Bankası’ndan faiz artırımı gelmesinin gerektiğini düşünecek seviyelere geldik. Reel faizin iyice daralacağı seviyelere geldik.

Güldağ: Bir de buna ilk fırsatta faiz indirimi olarak değerlendirilecek bir algıya yol açıyorsak…

Ağaoğlu: Hakikaten işimiz zor. Daha önemli bir problem de aradaki TÜFE-ÜFE makası, 25.3 puana yükseldi. Koronavirüs sebebiyle ertelenmiş olan bir talep vardı, onun bir kısmını kullandık. Sanayideki ikinci çeyrek dahil olmak üzere yüksek büyüme beklentisinin arkasında bu talep büyük rol sahibiydi.

Güldağ: Talep yavaşlayarak da olsa devam edecek gibi görünüyor…

Ağaoğlu: Ama sanayi de, yatırım tarafı da o kadar hızlı büyümeyecek. İçinde bulunduğumuz çeyrekten itibaren. Bu, gelirlerin artmadığı bir ortamda şirketlerin üretim maliyetlerini tüketici fiyatlarına yansıtamadıkları bir durum ortaya çıkartıyor. Tüketicinin gelirleri de artmadığı için bundan sonra işimiz biraz daha zorlanacak bu farkı kapatmak konusunda.

Güldağ: Hiç bir zaman bire bir kapanmıyor aradaki fark.

Ağaoğlu: Ama bu fark kısmen de olsa kapanmak zorunda. Aksi takdirde ya bazı üreticiler üretimden çekilecekler diğerleri istedikleri fiyatı koyarak bunu yansıtacaklar veya belki, benim de endişe ettiğim, karaborsaya düşen bir halimiz olur mu diye bakıyorum, inşallah oraya gitmeyiz.

Güldağ: Zaten biraz da imalatçı firmalarımızın son dönemde ihracata yönelmelerinin sebeplerinden biri bu. Sonuçta nereden baksan, maliyetlerinin yüzde 25-30’u Türk Lirası. Kur da bir o kadar yükseldi mi, güzel bir fırsat oluyor ihracatçıya. Ama tabii sürdürülebilir değil.

Ağaoğlu: İhracat da olsa fark gerçekten üretici tarafını zorlayan bir açıklık. Bunun da bir şekilde kapanacağını zannediyorum. Düşük faizler belki kapanmayı hızlandırır ama bu sefer de enflasyonu yukarı çekeceği için yine arka arkaya birbirini besleyen bir süreç olacaktır

Güldağ: Faizlerin mecburen yüksek kalacağı bir ortama girdik. İndirim bu yıl hayal gibi. Zorlanırsa piyasa faizleri fırlar…

Ağaoğlu: Aynı şekilde, faizlerin öyle çok artması değilse bile eskisine oranla daha da yüksek kalması gereken bir döneme girdik diye düşünüyorum. O yüzden bu yıl içinde bir faiz indirimi ihtimali azalmış gibi görünüyor.

Güldağ: Bu yıl faiz indirimi çok zor. Biraz önce konuştuk. Temmuzda enflasyon daha da yükselecek görünüyor. Geleneksel olarak Türkiye’de yaz aylarında enflasyon düşse bile durum bu yıl epey farklı. Ağustosta da çok farklı bir manzara olmayabilir.

Ağaoğlu: Enerji grubunun kendisi bir enflasyon yaratıyor. Bir de onları kullananların üzerinde önemli bir etki yapıyor. Bu ÜFE-TÜFE farkının açılmasına yol açacak şekilde maliyetleri artıran unsur oluyor. Ciddi bir sorun haline geldi ve daha da ciddileşecek. Belki bir miktar ertelenmiş zam da var bunun içinde… Sanayiciyi de zorlayacak bir ortam oluştu. Ve sanayideki başarılı performansı da bu nedenle korkarım aynı şekilde sürdürülemeyecek.

Güldağ: Kayseri’de sanayicilerle konuştum. Dediler ki, bu son enerji zamlarıyla beraber Kayseri’de sanayici alev alev yanıyor. Mesela bu haziranda sözleşme yapan bir sanayici bu elektrik ve doğalgaz zammını Avrupalı müşterisine nasıl izah edecek. Aradaki farkı nasıl kabul ettirecek?

Ağaoğlu: Büyük belirsizlik unsuru…

Güldağ: Tabii farklı yaklaşanlar da var. Mesela Denizlili sanayicilerle konuştuğumda da dediler ki, ‘Doğru, enerji faturası sürekli kabarıyor. Ama artık anladık ki, bunlar bizim önümüzdeki süreçte de kolay kolay değiştiremeyeceğimiz unsurlar. Bizim kura gücümüz yetmez. Ne doların bileğini bükebiliriz, ne Euro’yu kündeye getirebiliriz. Biz bu süreci sürekli yenilikler yaparak yönetebilir ve ayakta kalabiliriz.’

Ağaoğlu: Tabii ama sürekli yenilikler yapmak ve bunu müşterilere kabul ettirmek de kolay bir şey değil…

Güldağ: Elbette değil. Ama gerçekten ortama uyum sağlamada kabiliyetli, azmi yüksek bir iş dünyamız var. Ama tabii şansımızı çok zorlamayalım…

Ağaoğlu: Bunu sık sık konuşuyoruz. DTH çözülsün diye uğraşıyoruz. Şu anda alınan önlemler bu ezber üzerinden alınıyor. Oysa orayı değiştirmenin şu an bir anlamı yok. Dokunmayın oraya… Bunları zorunlu karşılıklarla biraz özendirici, biraz zorlayıcı, biraz cezalandırıcı önlemlerle değiştirmek bize çok fazla bir fayda sağlamayacak. DTH’lardaki döviz zaten kullanıldı. O dövizi tekrar kullanma şansımız yok. Öyle bir kullanıldı ki, iki üç defa kullanıldı. O yüzden toplam rezervlerimiz eksi. Oradan bir döviz gelecek, ekonomiye katkı sağlayacak diyorsanız, yok öyle bir şey. Bunda ısrarın da anlamı yok. Burada yapılacak en iyi şey, TL’ye itibar kazandırarak ve TL’yi daha değerli hale getirecek önlemler alınarak yapılabilir. Ancak bunların yapılmadığını reel efektif döviz kurundan çok net görüyoruz.

Güldağ: 60’ın altına geriledi…

Ağaoğlu: TL bu kadar değersizliği hak ediyor mu diye baktığımızda hayır hak etmiyor. Ama bunun için önlemler alınıyor mu? Vergi veya zorunlu karşılıklarla bunu yapmanız pek mümkün görünmüyor. Bunun için yapılması gereken ilk ve en öncelikli şey ülkedeki finansal rakamların şeffaflığının netleştirilmesi. İkincisi de çok net olarak Türkiye’nin risk priminin azalması gerekiyor. Bunlar azalmadan ne DTH’lar TL’ye döner, ki dönüp dönmemeleri de çok önemli değil, ne de kalıcı bir iyileşme mümkün olur.

Altın 1835’i aşamazsa yukarı da gitmez

Güldağ: İş dünyası, her zaman öyle ama şu sıralar pariteyi de yakından izliyor, benim gördüğüm…

Ağaoğlu: Geçtiğimiz hafta Euro/dolar paritesinde 1,1840’da kritik eşik demiştik. Haftalık kapanış altında olursa sorun olur demiştik. Haftalık kapanış biraz daha tekniğe özen gösteren birileri tarafından 1840’ın üzerinde kapattı geçen hafta.

Güldağ: Sarraf terazisi hassaslığı mı girdi işe?

Ağaoğlu: Evet bir sarraf terazisi girdi işin içine. Ama bu hafta çok fazla tutamadılar. Bu hafta için 1865 o seviye. Çünkü o bir yükseliş trendiydi, geçen haftanın 1840’ı bu haftanın 1865’i… Euro-dolar paritesinde 1,1865 bu seferki kritik seviye. Bunun altında kapanacak olursa 1,1740 seviyelerine gidiyoruz. Türkiye’deki ihracatçılar için enflasyon, ÜFE, TÜFE, maliyet artışları, enerji fiyatlarındaki artışların üzerine bir de paritede böyle bir problem olabilir. 1865’in altında 1.17’ye kadar çok büyük bir rakam olmamakla birlikte az da bir şey de değil bugünkü ortamda. Yani 1,1850’den 1,17’ye düştüğünde ciddi hareket olur.

Güldağ: TL’ye nasıl yansır?

Ağaoğlu: TL, Euro’ya karşı değer kazanıyor. Ama ihracatçılar için de işi zorlaştıran bir nokta… Güldağ: Peki altın tarafında ne var ne yok? Ağaoğlu: Gümüş altını desteklemiyor. Eğer bir hareket olursa önce gümüşten başlar diye düşünüyordum. Gümüş 2685 gibi bir seviye var onun üzerine çıkamadı, eğer çıkabilseydi altını peşinden sürükleyebilirdi.

Güldağ: Altın için kritik eşik nerede şekilleniyor?

Ağaoğlu: Önümüzdeki günlerde 1835’lerin üzerine atabilirse kendini, daha yukarı gitme ihtimali var. Hatta 1900’lerin üzerine bir hareket de başlatabilir. Çünkü ABD’deki 10 yıllık faizler 1,35’lere geriledi. 1,35’lere gerilerken Amerika’daki satın alma yöneticileri endeksinin düşmesi ekonominin çok da iyi gitmediği endişesi yarattı. Bu da faizlerin daha uzun bir süre düşük kalacağı düşüncesini yarattı. Enflasyona şimdilik herkes tek seferlik bakıyor, ben nedense buna çok katılamıyorum ama onu da zaman gösterecek. Yine de ABD’deki faizlerin düştüğü bir ortamda altının biraz şansı artıyor ama 1835’i aşamadığı sürece çok da yukarı gidemeyecek gibi görünüyor.

Petrolde 100 dolar iddiaları için bir gerekçe yok

Güldağ: Bazı emtia kalemlerinde fiyat düşüşü var. Enflasyona acaba biraz emtia tarafından bir nefeslenme gelir mi? Yön aşağı doğru mu emtiada?

Ağaoğlu: Bunu tam söylemek zor. Burada en temel gösterge, özellikle endüstriyel metaller tarafında bakırdır. Bakıra baktığımız zaman, önemli bir düzeltmenin içindeyiz. Ama piyasaları çok rahatlatacak bir düzeltme değil bu. Hakeza benzer şekilde, tarımsal emtia tarafında da önemli bir düzeltme geldi. Mısır özellikle, soya da bir düzeltme dönemine girdi. Fiyatlarda bir iyileşme gelecek gibi görünüyor. Lakin bizi asıl ilgilendiren petrol. En büyük faturamız enerji tarafında. Bunun içindeki en büyük kalem de petrol fiyatı.

Güldağ: Varili 80 dolar olursa dediğin gibi…

Ağaoğlu: 80 doları görebilir diye uyardık ama tabii bu olmasın diye de dua ettiğimiz bir seviye. Fakat korkarım olacak. OPEC tarafında bir anlaşmazlık var.

Güldağ: OPEC+ toplantısı salladı piyasayı… Ağaoğlu: Şöyle bir durum var. Bazı ülkeler için cari fiyat yeterli. Bütçeleri için fazla fazla yeterli. Onlar bu seneyi bu kadar yüksek fiyatlamamışlardı. Ülkeler üstü manipülasyon diye adını koydum ben bu işin, ülkeler üstü manipülasyon olunca kimse kimseyi suçlayamıyor. OPEC+’ın üyesi olmamakla birlikte bu anlaşmayı en fazla destekleyen de ABD’deki kayaç petrolü üreticileri olsa gerek. Çünkü onlar hakikaten çölde vaha buldular. Şimdi baktığınız zaman üreticiler tarafından itiraz yok, tüketiciler tarafında yapılabilecek çok fazla bir şey yok.

Güldağ: OPEC+’daki bu karışıklıktan dolayı 100 dolar da görülebilir deniyor.

Ağaoğlu: Ben nasıl ’35 doların altı hem üreticiler hem de tüketiciler için çok sağlıklı değil’ diyorsam, 65 doların üstü de sağlıklı değil. Çünkü 100 doları geçtiği zaman talep ister istemez pahalılıktan dolayı düşecektir. Üstelik 100 dolara çıkması için de hiçbir temel sebep yok. Eğer 100 dolarları zorlayacak olursa da tamamen manipülatif bir harekettir. Altını doldurmak çok zordur. Nasıl ki 147 dolardan eksi 40 dolara düşebiliyorsa petrol, 100 doları zorladığında da 35 doları görür mü diye bakarım. Çünkü sürdürülebilir değil o seviye. Ve hakikaten enerji ithalatçısı ülkeleri de çok boğmamak lazım. 65-70 doların üzerine çıktığı zaman bu sefer tüketiciler vazgeçiyorlar tüketmekten, üreticiler yeni alan aramaktan vazgeçiyorlar. O yüzden dengeyi kurabilecekleri yer 55-75 dolardır bence petrolde. 100 dolar da büyük ihtimalle finansal piyasaların baskısıyla olur ama ben zannetmiyorum.

 

 

 

Hidrojen Peroksit Kullanım Alanları;
Kötü kokular için sulandırılarak sprey olarak kullanılır.
Kağıt sanayisinde kağıtları beyazlatmak için kullanılır.
Düşme, kesik ve ameliyat sonrası oluşan yaraları temizlemek için kullanılır.
Arıtma sanayisinde dezenfektan olarak kullanılır.
Mutfakta kadınlar tarafından sürekli kullanılan doğrama tahtasının dezenfekte etmek için kullanılır.
Su ile karıştırılan hidrojen peroksitin bitkilere spreyle sıkılması bitkileri besler ve uzamalarını sağlar.
Halı üzerinde oluşan lekelerde ağartıcı özelliği vardır.
Kötü kokular için sulandırılarak sprey olarak kullanılır.
Tuvalet ve banyo temizliğinde kullanılır.
Kulak temizliğinde kullanılabilir. Kulağa birkaç damla damlatılan hidrojen peroksit kulaklardaki kir ve mikrobu temizler.
Sulandırılmış hidrojen peroksit tırnaklara uygulandığında tırnak mantarını geçirmektedir.
Eğer sivilceli ve yağlı bir yüzünüz varsa bu kimyasal ile temizlemek sivilcelerden yüzünüzü arındırır.
Hızlı büyümesi istenilen tohumların sulandırılmış hidrojen peroksit ile yıkanması büyümelerini hızlandırır.
Bulaşık deterjanı içine katılması deterjanın yağ çözme ve yıkama gücünü artırır.
Bulaşık makinasının temizliğinde kullanılır.
Tül ve perdelerin beyazlamasını sağlamak için suya katılarak kullanılır.
Fayanslarda oluşan küf ve sabun lekelerini giderir.
Çaydanlık ve tencere gibi metaller üzerine uygulanması bu metallere parlaklık kazandırır.
Dişleri beyazlatır ve diş fırçasını temizler.
Saç boyalarında renk vermek ve kalıcılığı sağlamak için kullanılır.
Çamaşır suyu yerine ağartıcı olarak kullanılır.
Ağzı, sulandırılmış hidrojen peroksit ile çalkalamak nefes kokusunu önler, ağız içindeki bakterileri öldürür ve diş ağrılarını
giderir.
Çamaşır makinası ve buz dolabı gibi beyaz eşyaların temizlenmesi amacı ile kullanılır.
DMRSÜREN Kimya San Ltd Şti
0216 4421200-0552 3307100
www.kimyadeposu.com
grafit tozu,manganez dioksit,kurşun oksit,sülyen,mürdesenk,kaolin,sepiyolit,zeolit,dolomit,hadjin yılan kovucu,pars lime
sülfür,kedi kumu,talk ,parsvet yara tozu,sunsep sepiyolit,parsped yeni nesil hayvan altlığı,nano tozlar,metal tozları,hidrojen
peroksit,potasyum silikat,coşturan potasyum silikat,sıvı kükürt,hobi tutkalları,tutkal,çizik giderici,

Logisticusdergisi.com

Kaynak; dunya.com

Check Also

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Irak ziyareti öncesi gözler Kalkınma Yolu Projesi’nde

UND Yönetim Kurulu Başkan Aras, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Irak'a yapacağı ziyaretin, dünyaya alternatif, güvenli ve hızlı transit koridorunun açılması ve duyurulmasında önemli bir fırsat niteliği taşıdığını bildirdi.

[ajax_load_more loading_style="infinite fading-circles" container_type="div" post_type="post" images_loaded="true" placeholder="true" button_loading_label="Haber Yükleniyor..." scroll_distance="500px"]